Karayipler’in en sevilen şehirlerinden biri olan Havana’nın eski mahallesi, UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer almaktadır. Tarihle iç içe olan bu semtte, insanlar arnavut kaldırımlı sokaklarda bisiklet sürerken, klasik arabalar Malecón boyunca süzülür. Sokak köşelerinde müzisyenler gitar çalıp şarkılar söylerken, yıkılmaya yüz tutmuş evlerden İspanyolca sesler yükselir. Kültür merkezlerini, sanatçı atölyelerini ve özenle korunmuş tiyatroları keşfetmeyi unutmayın.

İspanyollar tarafından kurulan ve daha sonra Haiti’den kaçan Fransız kolonistler tarafından kullanılan Trinidad, renkli tarihini kusursuzca korunmuş mimarisi, çevresindeki şeker kamışı değirmenlerinin kalıntıları ve Afro-Küba dinleriyle yansıtmaktadır. Geceleri meydan, salsa ritimleriyle canlanır ve burası Küba’nın en iyi canlı müzik noktalarından biri haline gelir. Şehre kısa bir bisiklet yolculuğu mesafesindeki Playa Ancón’u da mutlaka ziyaret edin.

Rahat ve tarımsal bir kasaba olan Viñales, “şeker somunu” olarak bilinen kireçtaşı dağları, organik çiftlikler ve tütün tarlalarıyla çevrilidir. Bu UNESCO bölgesinde günlerinizi gizli mağaraları keşfederek, sakin lagünlere at sırtında yolculuk yaparak ve her akşam meydanda salsa dinleyerek geçirebilirsiniz. Kasaların arkasından muz yaprakları görünürken, eşekler ve öküzler yavaşça arabaları sokaklarda çeker.

Güneyde yer alan Cienfuegos, büyüleyici bir koyun kıyısında konumlanmış olup, mimarisi sayesinde şehir merkezi UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girmiştir. Malecón boyunca yerel halkla vakit geçirebilir, Museo Provincial’de Cienfuegos’un tarihini keşfedebilir ya da koyda tekne turuna çıkarak veya botanik bahçelerini ziyaret ederek huzurlu bir gün geçirebilirsiniz.

Tarih meraklıları ve Che Guevara hayranları, devrimin son savaşının yaşandığı ve Guevara’nın son istirahatgahı olan Santa Clara’ya akın eder. Şehir hoş bir atmosfere sahip olsa da, asıl cazibe merkezi Che Guevara Anıtı, devasa Che heykeli, Che Müzesi ve gerillalar tarafından raydan çıkarılan trenin sergilendiği alan ile içerideki özgün vagonlardır.

Dağlar ile Karayip Denizi arasında sıkışmış olan Santiago, Küba’nın en sıcak iklimine ve gururla sahip çıktığı isyankâr bir tarihe sahiptir. Afro-Haiti kültürünü keşfedin, yılların izlerini taşıyan şehir merkezinde dolaşın ve her kapının önünde, sokak köşesinde ve meydanda farklı bir müzik grubunun çaldığını hissedin. Kurşun delikleriyle dolu Moncada Kışlası, burada gerçekleşmeyen devrimin sessiz bir tanığı olarak duruyor.

Bu doğa koruma alanı tarafından korunan Escambray Dağları, hem yetişkinler hem de çocuklar için devasa bir oyun alanıdır. Bir şelaleden kanyona inebilir, nehir boyunca at sürebilir, gökkuşağı renklerindeki sinek kuşlarını gözlemleyebilir, hindistancevizi plantasyonlarını ziyaret edebilir ve açık bir mağaranın içinde yüzebilirsiniz. Eğer tüm bu maceralar için enerjiye ihtiyacınız varsa, şanslısınız! Burası aynı zamanda Küba’nın en iyi kahvesinin yetiştiği yerlerden biridir – taze bir fincan kahve için yerel bir çiftçiyi ziyaret etmeyi unutmayın.